Anasayfa Yeni Başlık Mesajlar Profil Ayarlar

Vergilendirmede Delilin Hukuka Uygunluğu

İncelemelerde idarenin dayandığı delillerin genelde hukuk, özelde vergi hukuku tarafından kabul gören delillerden olması gerekir. İdarenin hukuken muteber kabul edilmeyen bir delile dayanarak işlem yapması, hukuk devletinde düşünülemez.

Ancak delillerin hukuken kabul edilebilir olması kadar, delillerin elde ediliş biçimi de önemlidir. Hukuk devletlerinde hukuk kuralları, sadece kişiler için değil, aynı zamanda devletin tüm organları için de aynı şekilde geçerli olmak zorundadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin de pek çok kararında vurguladığı gibi "hukuk devleti, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, kazanılmış haklara saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, bütün eylem ve işlemleri anayasa ve hukuk kurallarına uygun ve yargı denetimine açık bulunan, yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir."

Delillerin elde ediliş biçiminin önem taşıması, hukuka aykırı yoldan elde edilmiş bir delilin yargı nezdinde itibar görüp görmeyeceği sorununu da birlikte getirmektedir.

Hukuka aykırı yoldan elde edilmiş bir delilin yargıda kullanılıp kullanılamayacağı sorunu, özellikle ceza hukukunda çokça tartışılmış bir konudur. Ancak ceza hukuku açısından bu tartışma, yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile sona ermiştir. Yeni kanun 217/2. maddesinde kişilere yüklenen suçların ancak hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceğini hükme bağlamakla, mahkemelerin kararlarında hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanamayacaklarını vurgulamıştır. Ayrıca kanunun 230. maddesinde mahkemelerce bu tür delillerin reddedilerek, dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin karar metninde ayrıca ve açıkça gösterilmesi gerektiğine işaret edilmiş ve nihayet 289. maddesinde "hükmün hukuka aykırı şekilde elde edilmiş delile dayanması bozma sebebi" olarak kabul edilmiştir.

Ceza hukuku açısından çokça tartışılan ve nihayet yasa düzeyinde çözüme kavuşan bu konu vergi hukuku doktrininde fazla irdelenmemiştir. Ancak bu konu, genelde kişi haklarına ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı bir durum yaratmaması için vergi hukuku açısından da değerlendirilmelidir. Vergi idaresinin elde ettiği delillerin hukuka uygunluğu, yargısal süreçte adil bir şekilde değerlendirilmeli ve hukuka aykırı delillerin kullanılması engellenmelidir. Bu şekilde vergi hukuku, hukuk devleti ilkesiyle uyumlu bir şekilde işlemelidir.